![]() |
Yazmaktan ve tiyatrodan hayatım boyunca vazgeçemeyeceğim herhalde. Yine güzel bir oyun izledim ve yine kendimi tutamayıp başlıyorum yazmaya.
Tiyatro salonuna her girdiğimde duyduğum heyecanı size anlatamam. Her seferinde mi böyle? Evet hep böyle, kıpır kıpır oluyor içim, bir çocuk gibi. Hatta bazen seyirci olduğumu unutuyorum ve sahneye çıkıp oyuna dâhil olmak geliyor içimden. Nedendir bilmiyorum ama orada mutluyum. Tiyatroyu sadece izlemekle yetinmeyip aynı zamanda yaptığım içindir ki iyi biliyorum ne kadar büyük bir emeğin ürünü olduğunu. Belki de bu yüzden, oyundan önce perdenin arka kısmını düşünürken buluyorum kendimi. 'Kuliste durum nasıl', 'oyuncular ne hissediyor', 'teknik ekip hazır mı' gibi sorular dönüp dolaşıyor zihnimde. Bu arada bir arkadaşımız, oyunun başlamasına saniyeler kala telefonunu elinden nihayet bırakıyor ve oyun başlıyor. Bir oyunu anlatırken âdetimdir, emeği geçen herkesten mutlaka bahsederim. Buyurun efenim, bu da oyunun künyesi:
Oyunun Adı: Nehir
Yazan: Gülşen Karakadıoğlu
Yöneten: Vacide Öksüzcü
Yardımcı yönetmen: Sanlı Baykent
Dekor Tasarım: Seyhan Kırca
Dramaturg: Füruzan Tercan
Kostüm Tasarım: Sevgi Türkay
Işık Tasarım: Osman Uzgören
Işık Kumanda: Cevdet Eminoğlu
Sahne Amiri: Serpil Kılıç
Kondüvit: Fatih Katırcı
Oyuncular: İclal Seper, Özlem Gür
Süre: 1 saat
Prömiyerini 30 Nisan 2013 tarihinde Ankara Devlet Tiyatrosunda yapmıştır.
Yazan: Gülşen Karakadıoğlu
Yöneten: Vacide Öksüzcü
Yardımcı yönetmen: Sanlı Baykent
Dekor Tasarım: Seyhan Kırca
Dramaturg: Füruzan Tercan
Kostüm Tasarım: Sevgi Türkay
Işık Tasarım: Osman Uzgören
Işık Kumanda: Cevdet Eminoğlu
Sahne Amiri: Serpil Kılıç
Kondüvit: Fatih Katırcı
Oyuncular: İclal Seper, Özlem Gür
Süre: 1 saat
Prömiyerini 30 Nisan 2013 tarihinde Ankara Devlet Tiyatrosunda yapmıştır.
Ankara Devlet Tiyatrosundan etkileyici bir oyun daha seyirciyle buluştu. 'Nehir'. '1980'li yıllarda yolları kesişen iki kadının dostlukları anlatılırken, yakın tarihimizde yaşanan olaylarla yüzleşmemiz isteniyor. O dönemlerin birey üzerinde yarattığı yıpratıcı sonuçlarını hatırlıyoruz hep birlikte. Peki, o kadar kolay mı? Herkesin bildiği ama kendine bile söylemeye cesaret edemediği yaşanmışlıkları unutması. KADIN: ''Acı unutulabiliyor. Beden daha çabuk sarıyor yarasını ama ruhundan silip temizlemek, kurtulmak hiç kolay değil'' diye anlatıyor yaşadıklarını. İnsan hakları, özgürlük gibi değerler tekrar gündeme geliyor. Yahu niçin barış ve uyum içinde yaşayamıyoruz bir türlü anlamıyorum, birbirimizi sevmek bu kadar zor mu?
Nehir akıp giderken; dostluk, yalnızlık, sevgi, korku, paylaşmak, çaresizlik. Hepsi bir evin küçücük salonunda birleşiyor. Büyük bir itina ile hazırlanmış dekor, beni 80'lerden kalma bir evin salonunda gibi hissettirdi. Oldum olası sevmişimdir böyle nostaljik mekanları. Sahneyi güzel yapan tek unsur dekor değildi elbette ki. Müzikler. Salonun bir köşesinde şimdilerde unutmaya yüz tuttuğumuz bir teyp ve kasetler vardı. Evet ya, kaset diye bir şey vardı bir zamanlar. En son ne zaman teybe kaset koyup müzik dinledik? En son ne zaman kasetin ortasına kalemi veya parmağımızı sokup kaydı ileri geri almaya çalıştık? Sizi bilmem ama ben uzun zamandır ilk defa bu oyunda kasetten müzik dinledim. Hangi şarkılar çaldığını merak ediyor musunuz? Bir zamanlar 'Fado Kraliçesi' seçilen Amelia Rodriguez, İnti İllimani adında efsanevi bir müzik grubu ve 'müziğim yoksullar için diyen' Victor Jara'dan birbirinden güzel ezgiler. Dekor ve müziklerden sonra şunu söylemeliyim ki: oyun sağlam bir metin üzerine kurulu ve oda tiyatrosuna oldukça yakışmış. Kendimi bildim bileli, bu denli küçük mekânlarda oyun izlemeyi pek severim, oynamayı da. Fakat oynarken hafif gerginlik hissettiğimi de itiraf edeyim. Seyirciye çok ama çok yakınsınız çünkü. Bir an için yanındakiyle konuştuğunda, telefonuyla ilgilendiğinde hemen fark edersiniz ve dikkatinizin dağılması kaçınılmazdır.Oyunculardan bahsetmek istiyorum biraz da. Oyunda sadece iki kişi var: İclal Seper ve Özlem Gür. Biri yılların getirdiği tecrübe diğeri müthiş bir enerji. İkisi de oyundan bir an bile kopmadan yaptıkları işin hakkını fazlasıyla verdiler. Ben de hayranlıkla izledim, tadı damağımda kaldı diyebilirim. Vaktim olsa ve üşenmesem tekrar bilet alıp izlemek isterim ama aynı heyecanı hissedemem; çünkü sonunu biliyorum artık. Evet, şaşırtıcı bir son ile bitiyor oyun. Nasıl mı? Söylemeeem. Gidin ve izleyin. İyi seyirler.
Tiyatro oyuncusu 'Özlem Gür' ile minik bir söyleşi yaptık:
Oyununuzu izledim ve çok beğendim. İzninizle söyleşiye başlamak istiyorum.
-Kendinizden bahseder misiniz?
Van ve Diyarbakır Devlet Tiyatrolarında görev yaptıktan sonra Ankara'ya geldim. Orkestra, Karlar Kraliçesi ve Nehir burada rol aldığım oyunlar. Ayrıca bu yıl Ankara Deneme Sahnesinde Şeyh Bedreddin adlı oyunda oynuyorum.
Van ve Diyarbakır Devlet Tiyatrolarında görev yaptıktan sonra Ankara'ya geldim. Orkestra, Karlar Kraliçesi ve Nehir burada rol aldığım oyunlar. Ayrıca bu yıl Ankara Deneme Sahnesinde Şeyh Bedreddin adlı oyunda oynuyorum.
-'Nehir' bize neyi anlatıyor?
İşkencenin insan ruhunda açtığı derin yaraları tamir etmenin ne denli zor olduğu, dostluk ve paylaşımın ise bu yolda kat edilen en önemli yol olduğunu anlatıyor.
İşkencenin insan ruhunda açtığı derin yaraları tamir etmenin ne denli zor olduğu, dostluk ve paylaşımın ise bu yolda kat edilen en önemli yol olduğunu anlatıyor.
-İclal Seper ile birlikte oynuyorsunuz, kendisiyle çalışmak nasıl?
İclal hanımla oynamak büyük keyif, tecrübelerinden sık sık faydalandığımı söyleyebilirim.
İclal hanımla oynamak büyük keyif, tecrübelerinden sık sık faydalandığımı söyleyebilirim.
-Bu oyunda sizi en çok etkileyen sahne hangisi?
Oyunda beni işkencelerin anlatıldığı sahneler etkiliyor.
Oyunda beni işkencelerin anlatıldığı sahneler etkiliyor.
-Tiyatroda hiç unutamadığınız bir anınız var mı?
Tiyatroda birçok unutulmaz anı var elbette ama benim için en anlamlısı Hakkâri'deki neredeyse hiç Türkçe bilmeyen miniklerimize oynadığım tek kişilik çocuk oyunumda sözleri bırakıp çoğu şeyi devinimle anlatmaya çalışmaktı. Keyifli ve anlamlıydı.
Tiyatroda birçok unutulmaz anı var elbette ama benim için en anlamlısı Hakkâri'deki neredeyse hiç Türkçe bilmeyen miniklerimize oynadığım tek kişilik çocuk oyunumda sözleri bırakıp çoğu şeyi devinimle anlatmaya çalışmaktı. Keyifli ve anlamlıydı.
Samimiyetinize teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim Ececiğim.
Ben teşekkür ederim Ececiğim.