24 Nisan 2013 Çarşamba

Hisseli Harikalar Kumpanyası

Tiyatroyu sever misiniz? Mazide kalan günleri hatırlayıp ‘Ah o eski günler!’ dediğiniz olur mu? Peki ya gülmek, eğlenmek ve birbirinden güzel şarkılara eşlik etmek ister misiniz? O zaman bu oyun tam size göre…

‘Müzikalimiz, Anadolu'da bir çadır tiyatrosunda geçiyor. Kumpanyanın assolisti, büyük bir gazinodan teklif alınca yerine acilen birini bulmak icap eder. Seçilen yeni assoliste, köyün ağası aşık olur ve işler karışır.’
‘Hangi oyun bu?’ dediğinizi duyar gibiyim. Müziği ile efsane olmuş bir oyundan bahsediyorum. Hisseli Harikalar Kumpanyası… Haldun Dormen’in yönettiği, müziklerini Zeynep Talu’nun yazdığı, Melih Kibar’ın bestelediği bu müzikal ilk kez 1980 yılında İstanbul Şan Tiyatrosu’nda sahnelenmiş. Yaşım itibariyle yetişemediğim ama 2007 versiyonunu büyük bir zevkle izledim. Kimler yok ki oyunda… Kalabalık bir ekip olduğu için herkesi anlatmak güç ama şu kadarını söyleyeyim, hepsi çok yetenekli. Eski kadrodan sadece Erol Evgin, Ayşen Gruda, Kartal Kaan var ve diğer tüm oyuncular da rollerinin hakkını fazlasıyla veriyor. Oyunda sıkça kullanılan müzik ve dans, seyirciyi de içine alarak oyun içindeki dinamizmi her daim canlı tutuyor. Erol Evgin’in dillerden düşmeyen şarkılarını dinlerken kimileriniz eski günleri hatırlayabilir. Tiyatro severleri büyülü bir dünyaya davet eden bu oyun, güldürürken o güzel ezgileri dinlemenin keyfini çıkartıyor izleyenlere. Özellikle; Kuğu gölü balesi sahnesi, Ruhsar Öcal’ın Türk Sanat Müziğimizin güzide eserlerinden biri olan ‘Bir Bahar Akşamı’ nı Rum şivesiyle okuması ve bir de Nuri Gökaşan’ın Ayşen Gruda’ya bağırarak ‘Adalet bi sus!’ demesi vardır ki beni gülmekten kırıp geçirir. Oyunun dramaturjik altyapısı sağlam. Aradan yıllar geçmesine rağmen yine büyük bir ustalıkla sahneye konulmuş. Haldun Dormen bir röportajında, günümüzde artık çadır tiyatrosunun pek kalmadığını ve bu yüzden oyunu günümüz seyircisiyle buluştururken endişe duyduğunu belirtmişti. Ben bir seyirci olarak günümüzde neredeyse unutulmaya yüz tutmuş çadır tiyatrosunu oyunda hiç yadırgamadım, aksine geçmişte kalan güzellikleri özlediğimi hatırladım. Tiyatro izlemenin lüks olduğu bir dönemde, yıllarca oradan oraya turne yaparak birçok Anadolu insanına tiyatro setretmenin keyfini yaşatan değerli sanatçılarımızı düşündüm. Oyun bittikten sonra ise şu ezgiler vardı kulağımda: ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası açıyor perdesini açıyor, Harikalar Dünyası burası herkese neşe saçıyor’…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder