24 Nisan 2013 Çarşamba

Toros Canavarı

Haydi gelin! Hayatımızda yeni bir sayfa açalım bugün. Herkes içinden geleni yazsın. Silmek, karalamak, kâğıdı yırtmak serbest. Yeter ki yazalım. Ben tiyatroya gönül vermiş biri olarak kendi sayfamı, izlediğim bir oyunu anlatarak doldurmak istiyorum.

‘Toros Canavarı…’ Son zamanlarda izlediğim en iyi oyunlardan biri. Eskişehir Şehir Tiyatrosu’nun yetenekli kadrosundan izlemek de ayrıca keyif verici. Aziz Nesin’in ustalıkla kaleme aldığı bu oyun, eğlenceli ve bir o kadar da tanıdık hikayesiyle seyirciyi kendine bağlamayı pekala başarıyor. Nuri Sayaner adında kendi halinde, mülayim bir emekli memur ve ailesinin başına gelen trajikomik bir hikayeyi konu ediniyor. Oyun başladıktan bir süre sonra insan, ‘ bi dakka, ben bu hikâyeyi bir yerden tanıyorum’ diyebilir. Sonra da Kemal Sunal ve Nevra Serezli’nin başrolü oynadığı ‘Kılıbık’ filmi aklımıza geliyor. Oyunun konusu şu: ‘Aileyi zorla evden çıkarmak isteyen ev sahibinin zorbalıklarına daha fazla dayanamayan ev halkı, karakola gitmeye karar verir; fakat Nuri Sayaner korkusundan bir türlü gidemez. Ne zaman karakola gitse başına bir iş gelmiştir çünkü. En sonunda cesaretini toplayıp gider ve uzun zamandır aranan Toros Canavarı adında azılı bir katile benzemesi nedeniyle hapse girer. Nuri Sayaner, sade bir vatandaşken görmediği itibarı canavar iken görür. Dalkavuklar etrafını sarar, gazetecilerin ilgi odağı olur, onu görünce gömlekler iliklenir, saygıda kusur edilmez ve ondan korkulur artık. Ailesinin de hayatı bütünüyle değişir. Ta ki gerçek Toros Canavarı suçunu itiraf edene kadar… ‘ Aziz Nesin'in deyimiyle "izahı olmayan şeylerin mizahının yapıldığı" oyunda: korkulan bir suçlu olmanın masumiyetten değerli görüldüğü bir dünya anlatılıyor. Oyun, dönemin toplumsal ve politik haline ışık tutarken çok iyi bir durum eleştirisi de yapıyor. Kalabalık bir kadrosu var ve karakterlerin çoğu karikatürize edilmiş. Yönetmen İstanbul Şehir Tiyatrosu sanatçısı Ergun Üğlü ise oyunu başarılı bir biçimde yorumlamış. Ben seyirci koltuğunda otururken nitelikli bir tiyatro seyretmenin keyfini yaşadım. Hani derler ya ‘tadı damağımda kaldı’ diye, öyle bir oyundu işte. Bu hikaye çok uzun zaman önce yazılmış olması itibariyle acaba eskimiş midir, toplumun yaşadıkları farklılaşmış olabilir mi? Metnin söylediği söz hala geçerli mi? gibi kaygılar taşıyabilir yönetmen açısından. Fakat anlatılanlar o kadar gerçek ve o kadar güncel ki; güldüğümüz şey aslında kendi hikayemiz. Uzun lafın kısası, gülüyoruz ağlanacak halimize.
Hayatımızın başka bir sayfasında buluşmak üzere…

Yazan: Aziz Nesin
Yöneten: Ergun Üğlü
Dekor kostüm: Gamze Kuş
Müzik: Tolga Çebi
Dramaturg: Gökhan Aktemur
Sahneleyen: Eskişehir Şehir Tiyatrosu
Oyuncular: Mustafa Kılıkcı (Nuri Sayaner), Burcu Tutkun Oruç (Mihriban),Ozan Çolak (Metin),Nagihan Orhan (Gülay),Hakkı Kuş (Ziya Çalakçı),Serhat Onbul (Osman Gümüştekir),Mert Kırlak (komiser), M.Alp Sunaoğlu (bekçi), İlker Alemdar (polis), Serhat Yeşil (sanık),Çisem Erdoğan (gazeteci), Şayan Noyan (gazeteci),Zuhal Lale (muhabir),Nurşah Aykut (muhabir),Orçun Tiryaki (foto muhabiri)
Prömiyer: 4 Ekim 2012

http://tiyatro.eskisehir.bel.tr/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder