Dekor & Işık: Sami Berat Marçalı
Oynayanlar: Hasibe Eren (Demet), Heves Duygu Tüzün (Emel), Tevfik Şahin (Nazım), Bedir Bedir (Mehmet), Pınar Çağlar Gençtürk (Buse), Güçlü Yalçıner (Kerem)
Oyun süresi: 80 dk
Prömiyerini 18. İKSV Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nde, 12 Mayıs 2012 tarihinde yapmıştır.

İkinci Kat’ta o küçücük sahnede beni neyin beklediğini merak ediyorum. İstiklal’de gezdikten sonra hava kararmaya başlıyor ve oyun vakti yaklaşıyor. Heyecanlıyım, içim kıpır kıpır. Herkes sessizce oyunun başlamasını bekliyor ve kapı birden açılıyor. Demet Sağlam(Hasibe Eren) giriyor sahneye. Müthiş bir enerjiyle… Kendini tanıtıyor, seyirciyle konuşuyor ve yerinde duramıyor. Nefes çalışmasıyla başlıyor işe.‘Şimdi derin bir nefes alıyoruz, veriyoruz ve her şeyi geride bırakıyoruz’ diyor ve bir eğitmen olduğunu öğreniyoruz. Kurs veriyormuş öğrencilerine. Oyundaki karakterler gibi biz seyirciler de birer kursiyeriz aslında onun gözünde. Hayatımızdaki bir takım problemleri daha rahat çözebilmek adına ‘Hayat Ritmini Bul’ diye bir şey tasarlamış. Bir şey? Yöntem.. Bu yöntem, tiyatroda eğitim çalışmasına katılanlar için hiç de yabancı değil. Emel, Nazım, Mehmet, Buse, Kerem giriyor ve tek tek tanışıyor öğrencileriyle. Dürüstlük egzersiziyle devam ediyor. Doğruları söylemeyi öğretiyor. Daha doğrusu gerçekleri söylemekten korkmamayı... Çok haklı, yeterince ‘dürüst’ değiliz. İnsanın sosyalleşme problemine değiniyor çoğu zaman. Sevinçler, hüzünler, itiraflar, özlem, mutluluk, hayal kırıklığı.. Herkes kendinden bir şey bulacaktır eminim. Kimi zaman oyunlar oynuyor çocukluktan kalma. Kimi zaman da kendimizle yüzleştiriyor bizleri. Herkesin bir derdi var, yolunda gitmeyen bir şeyler var. Ne tuhaf! Ağlamaktan utanır, söylemekten korkar olmuşuz. Hatalarımızla yüzleşmek bir yana, kendimize bile itiraf edememişiz gerçekleri. Nedendir bilinmez, sözler hep yarım kalmış hayatımızda. Özlemişiz. Alışmışız birçok şeye, sorgulamadan, itiraz etmeden kabul eder olmuşuz. Doğruluk ve hoşgörüde cimri, yalan ve öfkede cömert insanlarmışız meğer. Ve helal olsun bize, bunca kalabalığın içinde yalnız kalmayı becerebilmişiz!
Oyun yalnızca düşündürmüyordu elbette ki. Güldük, eğlendik, güzel vakit geçirdik. Demet Sağlam ve öğrencilerinin hep birlikte kaynaşma amacıyla oynadıkları ‘saraydan kız alma’ oyununa ise bayıldım. Çocukluğuma döndüm birden. Hatta kalkıp ben de oynayacaktım neredeyse. Şarkının sözleri ve ezgisi hala kulağımda: ‘Aliler Aliler Çingene Aliler, ne isterler ne isterler bizim saraydan hıh!’… Sahne ise pek de alışık olmadığımız türden. Küçük, seyirciler sandalyede oturuyor ve oyun ortada oynanıyor. Böyle küçük sahneleri oldum olası sevmişimdir. Oyuncuyla seyirci iç içedir, samimidir, güzeldir. Oyunculuklar ise başarılıydı. Özellikle Hasibe Eren’in oyun boyunca seyirciyle kurduğu göz temasından bahsetmeden geçmek olmaz. Sanırım kendisi bu enerjiyi seyirciden alıyor, tabi seyirci de ondan. Oyunu izlerken yaşadığım en unutamadığım anlardan bir tanesi ise Hasibe Eren’in birden bana bir soru yöneltmesiydi. O kadar beklemediğim bir şeydi ki; bir cevap bile veremedim, yalnızca gülümsemekle yetindim. O ise büyük bir ustalıkla oyuna kaldığı yerden devam etti. Her güzel şeyin bir sonu vardır, derler. Oyunun sonu geldi ve kapanışı yine Hasibe Eren yaptı: ‘Şimdi derin bir nefes alıyoruz, veriyoruz ve burada yaşadıklarımızı unutup gidiyoruz…’
Başkalarını bilmem ama bana ‘oyun nasıldı’ diye sorduklarında, ‘1,5 saatin nasıl geçtiğine inanamadığım bir oyun’ diyorum…
http://www.ikincikat.org/
Sami Berat Marçalı ile Söyleşi
Merhaba, Yalnızlar Kulübü’nü izledim ve çok beğendim, tebrikler. İzninizle söyleşiye başlamak istiyorum.
Kendiniz hakkında kısa bir bilgi verir misiniz, Sami Berat Marçalı kimdir?
Sami Berat Marçalı 25 yaşında bir tiyatrocudur. Tiyatro okumamıştır. Endüstri Mühendisliği okumuştur. 2009'dan bu yana 7 oyun yönetmiş 5 oyun yazmıştır. 2’si sahnelenmiştir; Limonata ve Yalnızlar Kulübü.
’Sıfırnoktaiki’ nasıl kuruldu ve hedefi nedir?
Sıfırnoktaiki 2010 yılında kapandı. İsmi artık ikincikat. ikincikat 2010 yılında kuruldu. Eyüp Emre Uçaray ve Sami Berat Marçalı kurdu.
ikincikat, kendi varoluş serüveninde, tiyatroda yeniyi, günceli arar; özgün hikâyeleri ve o hikâyelerdeki karakterlerin kendi varoluş serüvenlerini olduğu gibi paylaşır.
ikincikat, yerli yazıma ait yaşayan bir repertuvar oluşturmayı, seyircinin tiyatro algısını değiştirmeyi, sanatçının vizyonunu genişletmeyi, sektörün oluşumunda önemli bir rol almayı hedefler.
Yeni projeleriniz nelerdir?
Yeni proje: "sürpriz". Ben yazdım yönetiyorum. Spoiler veremem. Şubat'ta prömiyeri var.
Yalnızlar Kulübü’nden bahseder misiniz biraz?
Yalnızlar Kulübü aslında bir iletişim özlemi üzerine yazılmış, parayla satın aldığımız sözde sosyalleşme alanları ve bunu verenleri eleştiren, öte yandan da günümüzün hızlı yaşamının bizi getirdiği durumlara mercek tutan bir arınma oyunu. Kısaca hep birlikte derin bir nefes alıp verebilmeyi hedefliyor.
Yönetmen olmaya nasıl karar verdiniz, çocukken hayal eder miydiniz?
Yönetmen olmak gibi bir gayem yoktu. Şarkıcı olmayı daha çok isteyebilirdim. Ama sesim güzel değildi. Dansçı olmayı da isteyebilirdim. O da çok yoğun vücut çalışması gerektiriyordu. Her ikisi için de minimum 3 yıl çalıştım. Olmaması gerektiğini anladıktan sonra devam etmedim. Sinema ve Tiyatro sanat yapabileceğim en mantıklı alanlar. Bu alanlar içerisinde de kendimi ifade edebileceğim en önemli yer başta yazarlık sonra yönetmenlik. Bu sebeple de bunları meslek edindim.
Vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
Güzel dileklerin için teşekkür ederim. Umarım yardımcı olabilmişimdir.